ZİLE KÖMESİ’NİN MARKA LANSMANI YAPILDI…

Zile Ticaret ve Sanayi Odası tarafından yürütülen ve KOSGEB Başkanlığı tarafından desteklenmeye uygun bulunan “Zile Kömesi Yüzünü Yurtdışına Dönüyor” Projesi kapsamında, Zile Kömesi için marka çalışmaları tamamlandı. Proje ile ilgili bilgi aktaran Proje Koordinatörü Tuğba Vural “11.09.2017 tarihinde süreçleri resmi olarak başlayan proje ile ilgili olarak, yaklaşık 5 ayı geride bıraktık. Geçirdiğimiz süreçte, projemiz ile ilgili önemli adımlar attık. Zile Kömesi üreticileri ve satıcıları ile 2 kez istişare toplantısı yapıldı. Tokat Teknopark’ta bulunan Gıda, Mikrobiyoloji gibi farklı alanlarda uzmanlaşmış hocalarımız ile toplantılar düzenledik. Sayın Cemalettin Tabanlıoğlu’nun bağında, Tokat Teknopark ile birlikte coğrafi işaret tesciline uygun kömeler hazırladık. Hazırlanan ürünler ile ilgili, şu anda özel bir üniversitenin ar-ge laboratuarında işlemler başladı. Farklı ambalaj formları ile raf ömrü çalışmaları, fiziksel kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri üzerine farklı alanlarda yapılan çalışmalarının sonuçlarının yaklaşık 2 ay sonra elimize ulaşacağı öngörülüyor. Ve en önemlisi… Zile Kömesi tanıtımlarında, katalog ve broşürlerde, fuarlarda, ürünün ambalajlarında, paketlerinde ürünümüzün taşıyacağı yüzü… Marka çalışmaları tamamlandı. Marka çalışmaları için Ankara’dan Aren Reklam Tanıtım Ltd. Şti. ile çalıştık. Yaklaşık 3,5 ay süren çalışmalarda; yurtdışı pazarlar için renk algısından, yöresel ürünlerde beklenen özelliklere kadar pek çok detay incelendi. Bugün bu çalışmaları neticelendirerek sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyoruz” dedi. Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Sargın ise, “Coğrafi işaret tescilini aldığımız Zile Kömesi, bizim için hep kıymetliydi. Ancak ürünün ticari potansiyeli ve bölgeye sağlayacağı değer, henüz zihinlerimizde değildi. Zile Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bir ürüne sadece tescil almanın yeterli olmayacağına inandık hep. “Zile Kömesi Yüzünü Yurtdışına Dönüyor” Projesi de böyle doğdu. Henüz başlangıç yolundayız; ürünün marka çalışmalarını tamamladık, geride paketleme ve ambalaj sorununu çözmek var. Bu süreçte olumlu/olumsuz çok eleştiri aldık. Logo renklerinden, şekil ve biçimine kadar… Bu çalışmalar yapılırken; insanların alışveriş algılarından, psikolojide renk ayrımına kadar, pazarlama stratejilerine kadar tüm detaylar gözden geçirildi. Ayrıca biz bu sürece tek başımıza karar vermedik. Tescili Odamızda olmasına rağmen, yöremize ait bu ürün için çok fikir aldık. Zile Belediyesi’nin, Zile Kömesi üretici/satıcılarının, Zile TSO Meclis ve Yönetim Kurullarının katıldığı ortak toplantılar yapıldı. Hatta değişmesi istenen özellikler için oylamalar yapıldı. Çıkan sonuç, çoğunluğun kararı. Eleştirmeden önce düşünmek lazım; bu zamana kadar kimsenin el sürmediği işler için çalışmalar yapılıyorsa, biraz da takdir etmek lazım. Bu bir başlangıç. Ürünün marka çalışmalarını tamamladık. Sırada ambalaj ve paketleme çalışmaları var.” Dedi. Marka lansmanı sırasında, Zile Kömesi üreticilerimizden Sayın Zatullah Şenkaynağı’nın ikramlık olarak getirdiği, el yapımı Zile Kömesi ve Zile Tarhanası dağıtıldı.  Başkan Sargın “Bize gönül veren ve destek olan tüm katılımcılara; süreçte tecrübeleriyle yanımızda bulunan Sayın Cemalettin Tabanlıoğlu ve Sayın Zatullah Şenkaynağı’ na, bugün bu lansmanın gerçekleşmesinde en büyük katkısı olan Aren Reklam Ajans Başkanı Arif Demirbaş ve Genel Koordinatör Engin Yalçınkaya öncülüğünde tüm AREN Ekibi’ ne ve ayrıca Yönetim Kurulum, Meclisim ve tüm personellerime teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. 05.02.2018




TÜRKİYE-KATAR ORTAKLIĞINI BÜTÜN DÜNYAYA KABUL ETTİRELİM

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Katar iş dünyasına, iki ülkenin güçlü yanlarını birleştirme çağrısında bulunarak, "Sizde sermaye, bizde girişimci ruh var. Somut projelerle bunları bir araya getirelim. Türkiye-Katar ortaklığını da bütün dünyaya kabul ettirelim" dedi.​ Hisarcıklıoğlu, TOBB ile Katar Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen, "Türkiye-Katar İş Forumu"nda yaptığı konuşmada, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından Türkiye'ye destek veren ilk ülkenin Katar olduğuna dikkati çekti. Türkiye ve Türk iş dünyasının da bölgesel sorunlarla uğraştığı bir dönemde Katar'ın yanında durduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti: "Türkiye ile Katar birlik olunca, ekonomiye de bereket geldi. Bundan 15 yıl önce, 1 yılda sadece 600 Katarlı kardeşimiz Türkiye'yi ziyaret ediyordu şimdi bu rakam 77 katına çıktı yıllık 46 bin kişi oldu. Karşılıklı ticaret hacmimiz sadece 15 milyon dolardı bu rakam da 60 katına çıktı 900 milyon dolara ulaştı. Ülkemizde yatırım yapan Katar sermayesi sadece 1 milyon dolardı 1,6 milyar doları buldu. Geçmişte Katar'da hiç Türk yatırımı yokken, bugün iş adamlarımız burada önemli yatırımlar yapmaya başladılar. Yine 15 yıl önce Türk firmalarının Katar'da adı geçmezken, bugün firmalarımız Katar'da 14 milyar dolarlık proje üstlendiler." İki ülke arasındaki ilişkilerin daha da geliştirilmesi gerektiğini belirten Hisarcıklıoğlu, "Şimdi diyoruz ki gelin güçlü yanlarımızı birleştirelim. Sizde sermaye, bizde girişimci ruh var. Somut projelerle bunları bir araya getirelim. Türkiye-Katar ortaklığını da bütün dünyaya kabul ettirelim. Türkiye-Katar hattını, bölgenin 'huzur-ticaret-zenginlik' hattı yapalım" diye konuştu. Hisarcıklıoğlu, bunun için Katarlı yetkililerden bir istekleri olduğunu ifade ederek, "Ticarette, nakliyede, yatırımlarda önümüze çıkabilecek engelleri kaldırın. İş yapmamızı kolaylaştırın. Siz engelleri kaldırın, Allah'ın izniyle Türk ve Katar iş dünyası olarak gerisini biz hallederiz. Katar'ın sanayileşmesini de sağlarız, birlikte üçüncü ülkelerde büyük işler de yaparız" dedi. Hisarcıklıoğlu, Katar'ın 2022 FİFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacağını hatırlatarak, bunun ülkenin tanıtımı ve turizmi için büyük bir fırsat olacağına işaret etti. Hisarcıklıoğlu, ilk defa Müslüman bir ülkenin bu organizasyona ev sahipliği yapacak olmasının da Türkiye'yi gururlandırdığını vurguladı. Türkiye'nin, Katar'ın "2030 Ulusal Vizyonu"nu da yakından takip ettiğini ve desteklediğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, ülkenin sanayileşme yolunda doğru bir adım attığını belirtti. -Gümrük ve Ticaret Bakanı Tüfenkci Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci de Katar'ın güvenlik, huzur ve istikrarını Türkiye'nin güven ve istikrarından ayrı görmediklerini, özellikle son yıllarda karşılıklı ortak siyasi iradeyle ilişkilerin mükemmel düzeye ulaştığını söyledi. Katar'a karşı geçen yıl bazı ülkelerin uyguladığı haksız, kanunsuz ambargo ve yalnızlaştırma girişimlerine Türkiye'nin ilk andan itibaren karşı çıktığını anımsatan Tüfenkci, Katar'ın ve halkının yanında durulduğunu, siyasi, ekonomik ve askeri destek gösterildiğini belirtti. Tüfenkci, iki ülke arasında 2015 yılında 784 milyon dolar düzeyinde bulunan ticaret hacminin, 2016 yılında 678 milyon dolara gerilese de 2017 yılının 11 ayı itibariyle 788 milyon dolara ulaştığına dikkati çekti. Tüfenkci, "İki ülke dış ticaretinin bu seviyenin çok daha üzerinde olması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda da en büyük görev siz iş adamlarına düşmektedir. İki ülkenin siyasileri ve ilgili bakanlıkları olarak bizler sizlere bu konuda her türlü desteği vermeye hazırız" diye konuştu. Türkiye'nin, genç ve nitelikli iş gücü, büyük iç pazarı, disiplinli finans sektörü, gelişmiş altyapısı, rekabetçi özel sektörüyle bölgesinde ve dünyada önemli bir ekonomik aktör haline geldiğine dikkati çeken Tüfenkci, şöyle devam etti: "Türkiye 2011-2015 arasında ortalama yüzde 7,1 büyüdü. Üçüncü çeyrekteki büyüme rakamımız yüzde 11,1 olarak gerçekleşti. Ülkemiz, bu performansıyla tüm dünya ülkelerini geride bırakarak üçüncü çeyrekte en hızlı büyüyen ekonomi oldu. Tüm yatırımcılar şundan emin olsunlar; Türkiye rekabet kurallarının işlediği bir ülkedir. Kanunlarımız yatırımcılara kolaylık sağlayacak şekilde düzenleyici bir anlayışla uygulanmaktadır. Mal ve hizmetlerin bireyler ve kurumlar arasında herhangi bir engele tabi olmadan el değiştirebildiği serbest piyasa ekonomisine sahibiz." - "Üçüncü ülke pazarlarına birlikte girilebilir" Ekonomide yapısal reformlara büyük önem verildiğine işaret eden Tüfenkci, büyük ölçekli enerji altyapı yatırımlarını da kapsayan çok önemli kalkınma projelerinin hayata geçirildiğini belirtti. Bakan Tüfenkci, iki ülke ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olduğuna dikkati çekerek, birçok alanda ortak yatırımlarla üçüncü ülke pazarlarına birlikte girilebileceğini söyledi. Türkiye'nin, dünyanın ikinci büyük müteahhitlik sektörüne sahip olduğunu ifade eden Tüfenkci, en büyük 250 müteahhitlik firması arasında 42 Türk şirketinin bulunduğunu bildirdi. Tüfenkci, 15 Temmuz darbe girişimine de değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu: "Hain bir komplodan fazlası olan bu girişim, demokratik yollarla seçilmiş hükümeti, Cumhurbaşkanını ve Türkiye'deki anayasal düzeni devirmeyi hedefleyen bir terör hareketi olmuştur. Darbeyi önleyenler, çeşitli sosyal çevre ve siyasi görüşlere mensup Türk halkı olmuştur, tankların önünde durarak tarihi bir dayanışma sergilemiş ve demokratik haklarını geri almışlardır. Bu amansız komploya karşı birleşen tüm siyasi partiler ve TBMM üyeleri, demokrasiye, meşru demokratik kurumlara ve Anayasa'ya kesin biçimde sahip çıkmıştır. Bu vesileyle hain darbe girişimi esnasında ve sonrasında Katar Hükümeti'nin ve halkının samimi destekleri için milletim ve hükümetim adına sizlere bir kez daha teşekkür etmek istiyorum." Filistin'de katliam ve insanlık dışı uygulamalar varken, Kudüs ve Gazze abluka altındayken, bölgeye barış ve istikrar gelmeyeceğini belirten Tüfenkci, Türkiye'nin doğru bildiği yoldan, inandığı ilkelerden taviz vermeyeceğini vurguladı. Tüfenkci, Türkiye'nin Katar ile ilişkileri geliştirmek için gereken tüm adımları atmakta kararlı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Özellikle iş adamlarımıza karşılıklı kolaylıkların sağlanması ve yatırımların teşvik edilmesi hususunda üzerimize düşeni yerine getirme iradesine sahip olduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bütün imkanlardan istifadeyle ticaretimizi çeşitlendirmeli, katma değeri yüksek alanlara taşımalı ve artırmalıyız. Katar ile ticaretimizi artırmak amacıyla özellikle Irak ve İran üzerinden transiti kolaylaştırmaya yönelik çalışmalarımızı hızlandıracağız. İki ülke arasındaki transit geçişleri kolaylaştıracak, Irak üzerinden transit geçişler sağlayacak bir mekanizma oluşturmak istiyoruz." - Türk özel sektörüne teşekkür Katar Ekonomi ve Ticaret Bakanı Şeyh Ahmed bin Casim bin Muhammed Al Sani​ de yabancı yatırımcıları ve özel sektörü desteklediklerini söyledi. Sadece petrol değil diğer sektörlerden de istifade etmeye çalıştıklarını dile getiren Al Sani​, Katar vatandaşlarının sahip olduğu tüm haklara, yatırımcıların da sahip olduğunu belirtti. Al Sani​, Katar ve Türkiye'yi özel kardeşlik ilişkilerinin birbirine bağladığını dile getirerek, "Hem Katar hem de Türkiye özel sektörüne ayrıca teşekkür ediyorum. Katar'a uygulanan zalim ambargonun üstesinden gelmek için olanca gayret göstermişlerdir. Forum sayesinde stratejik ortaklıklara gidileceğini, ekonomik konumumuzun ileriye gideceğini düşünüyorum." dedi. Katar'ın bölgede yatırım çeken önemli bir ülke haline geldiğine işaret eden Al Sani​, Türkiye-Katar İş Forumu'nun iki ülke arasında kısa, orta ve uzun vadede hayırlı sonuçlar ortaya koyacağını ifade etti. -"Türkiye'nin ambargoda yanımızda durmasını unutamayız" Katar Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Şeyh Khalifa bin Jassim Al Thani de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katkıları sayesinde iki ülke ilişkilerinin önemli bir boyut kazandığını söyledi. Thani, Katar'a uygulanan ambargoya karşı Türkiye'nin verdiği desteğin çok önemli ve değerli olduğunu belirterek, "Temel yatırımlarımızın 93 milyar dolara ulaşacağını düşünüyoruz. Katar büyük yatırımlara hazırlanıyor. Türkiye gibi dost bir ülkenin özel sektörüyle de iş birliği yapmak istiyoruz. Türkiye'nin ambargoda yanımızda durmasını unutamayız" diye konuştu. Türkiye-Katar İş Forumu'nun, iki ülke için de önemli faydalar sağlayacağına işaret eden Thani, böylece Katar Ticaret ve Sanayi Odası ile Türkiye'deki ticaret odalarının daha fazla ortaklığa yöneleceğini dile getirdi.  Forum kapsamında, 13 sektörden Türk ve Katarlı 400 iş adamı arasında ikili iş görüşmeleri yapıldı. 16.01.2018






“B” KALİTE ODAYIZ..

Zile Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı tarafından 4 yıldır uygulanan Akreditasyon Sisteminin denetlenmesi başarıyla sonuçlanmıştı. 24 Ağustos 2017 Perşembe günü Oda Başkanlığımızda, Türk Loydu Ankara Temsilcisi ve Bağımsız Denetçi Serkan Şahin tarafından Zile TSO’ nun 4 yıllık çalışmalarının denetlemesi gerçekleşmişti. Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Sargın yaptığı açıklamada “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin Oda ve Borsalardaki sistemlerin iş dünyası nezdinde ki saygınlığının artırılmasını, Odalar ve Borsaların hizmet kalitesinin geliştirilmesi, üyelerine ve dolayısı ile ilçemize daha faydalı hizmet sunabilmesi amacı ile TOBB Oda/Borsa Akreditasyon Sistemine başvuruyu 25.10.2013 tarihinde yapmıştık. Gerekli denetlemelerin ardından 02/12/2014 tarihi itibariyle “Akredite Oda” olarak hizmet vermeye başlamıştık. Aradan geçen 4 yılda “Yapılan her çalışmanın daha iyisi vardır” düşüncesiyle çalıştık. Doğduğumuz toprakları tanıyarak, İlçemize hizmet etmek en büyük sevdamız oldu. Geçen yıllarda, Odamız yeterliliklerini ve hizmetlerini sürekli geliştirdi.           Bugün itibariyle; gerekli denetlemelerimizi tamamlayıp, başarılarımızı taçlandırarak B seviye Oda statüsüne yükseldik. Zile Ticaret ve Sanayi Odası olarak başardığımız bu süreci, bir sorumluluk olarak taşıyıp kendimizi geliştirmeye devam edeceğiz.             Bu konuda emeğini esirgemeyen Meclis Üyelerim, Yönetim Kurulum, Akreditasyon Kurulum, Genel Sekreterim ve personellerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.              Yine bu vesile ile Odamızın 2018-2021 yılları arasını kapsayan Stratejik Planını da bugün yayınlamaktan gurur duyuyoruz” dedi. 29.12.2017


İŞ DÜNYASINA YENİ SOLUK: ARABULUCULUK

İşçi-işveren uyuşmazlıklarında dava şartı haline gelen arabuluculuk iş dünyasında yeni bir dönem başlatacak… Zile Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Sargın, 1 Ocak 2018 tarihinde yürürlüğe girecek olan 7036 Sayılı İş mahkemeleri Kanunu’nu ile iş uyuşmazlıklarında dava şartı haline gelen arabuluculuğun iş dünyasına olan etkilerini değerlendirdi.  Dava Şartı arabuluculuk ile iş dünyasına yeni bir soluk geldiğini vurgulayan Başkan Sargın, yeni düzenlemede emeği geçen herkese teşekkür ederken,  camia olarak sistemin başarısı için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya devam edeceklerini vurguladı. Arabuluculukta anlaşılan konular tekrar dava konusu yapılamayacak. Başkan Sargın İş mahkemeleri Kanunu kapsamında yapılan yeni düzenlemelere ilişkin yaptığı açıklamada; “Arabuluculuk görüşmeleri sonunda anlaşmaya varan işçi ve işverenin, üzerinde anlaşılmış olan hususları tekrar dava konusu yapmasının mümkün olmadığını belirtirken, düzenlemenin iş dünyası için önemli bir zamandan tasarruf sağlayacağını belirtti. “İşçi de işveren de ihtiyacını karşılarken bu sorunla uğraşmayı bırakacak, enerjisini, potansiyelini ve zamanını başka işler için kullanabilecektir.” dedi. Arabuluculuk sürecindeki gizlilik emsal kararlar oluşmasını engelleyecek. “Klasik yargılama usulleri ile iş dünyası için büyük sorun haline gelen emsal kararlar; işçi ve işverenin aralarında yapacağı arabuluculuk anlaşma metni gizli olacağından ve tüm taraflar ve arabulucu bu gizliliğe uymak zorunda olduğundan bir sorun olmaktan çıkacak ve emsal oluşturmayacaktır.” Diyerek sözlerine devam eden Başkan Sargın bu değişikliklerin iş dünyası tarafından ayrıntılarıyla öğrenilmesi gerektiğini vurguladı. Uzun yargılama süreleri nedeniyle yıllarca uğraşılan iş davalarının arabuluculuk ile son bulacağını düşündüğünü dile getiren Başkan Sargın, “Vakit nakittir” sözünün iş dünyasındaki işlerliğinden bahsetti.  Taraflar bir çözüm üretemezse ne olacak? Arabuluculuğun genel avantajlarının yanı sıra iş dünyasına olan büyük etkilerinin bu kadarla da kalmadığını belirten Başkan Sargın “Arabuluculuk sürecinde işçi ve işverenin çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması halinde arabulucunun bir çözüm önerisi getirebileceğini” de sözlerine ekledi. Yeni düzenleme ile sistem nasıl ilerleyecek?   Başkan Sargın yeni düzenlemeler ışığında sistemi şöyle özetledi; “İşçi işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talepli iş uyuşmazlıklarında arabuluculuğun dava şartı haline gelmesi ile birlikte taraflar artık ilk oturumda arabuluculuk yolunu deneyecekler, arabuluculukta anlaşılmaması halinde mahkemeye başvurabilecekler. Sistem adliyelerdeki arabuluculuk büroları üzerinden işleyecek. Arabulucu yapılan arabuluculuk başvurusunu 3 hafta içinde sonuçlandıracaktır. Tarafların anlaşamaması halinde ilk iki saatlik ücret Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacak. Taraflardan birinin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır.”